Sözden Öte
Beyond Words
İlk olarak sunucu olarak yayınlandı:
Sözden öte
Evrim Altuğ
26 Tem 2018
Bienalde, CANAN ile eski bir hamamda eserlerini ayrı ayrı ve son derece doğru bir mekân tercihi ile sergileyen Youssef Nabil, Mardin, Diyarbakır ve Batman çıkışlı sanatçı inisiyatifi Merkezkaç'ın (Remzi Sever, Barış Seyit Van, Uğur Orhan, Helin Anter ve Murat Kartal) kentin ürkütücü ev sahipleri akrepler üzerinden (adeta Ai Weiwei'nin sergisindeki yengeçlere de nazire yapan) Alman Karargâhı yerleştirmeleri Esriklik Anları ve besteci, etnomüzikolog Mustafa Avcı'nın Abdülkadir Gökbalık isimli kanunî tarafından boş bir mekâna çalınıp söylenen videosu "Bienal için curcuna", tekrar tekrar izlenesi çalışmalar arasında.
Bienal için Curcuna, temelini Mama Nazlı isimli bir Ermeni kadının yaşadığı duygusal trajediden almakta. Avcı, bize eserinin oluşumunu şöyle yorumluyor: "TRT'nin yaptığı 'türkü' derlemeleri çevreden merkeze türkülerin gelmesini ve çok ciddi bir değerli repertuvarın oluşmasını sağladı. Fakat bu süreçte ne yazık ki bu türkülerin sterilleştiğini ve tektipleştirildiğini de görüyoruz. Ne yazık ki bu tektipleştirme yüzünden bu repertuvar Türkiye'nin çok kültürlü yapısını yansıtmaktan çok uzakta. Türküler ya da halk şarkıları derlenirken, her şeyden önce sözlerinde yer alan farklı dillerdeki (Kürtçe, Ermenice, Lazca, Arapça vb.) kelimelerden ve müstehcen sözcüklerden arındırılmıştır. Hatta Türkçe versiyonu bulunmayan farklı dillerdeki şarkıların (meselâ özellikle Kürtçe stranların) tamamen Türkçeleştirildiğine de sıklıkla rastlıyoruz. İşte, bir besteci olarak benim müdahale etmek istediğim alan tam da bu akışı tersine çevirmeye dönük bir kolektif türkü yakma projesiydi. Türkünün benim yazdığım versiyonu, Mama Nazlı isimli bir Ermeni kadının hikâyesini anlatan ve büyükşehirde yaşayan birisinin duyarlılığıyla yazılmış bir 'Mardin Türküsü'ydü. İstanbul'da güftelenen, bestelenen ve doğası gereği 'steril' olan bu türkü, Mardin'e doğru yola çıktı. Bu türküye son şeklini, Mardinli demirci ve Kanuni Asi Baba ile beraber karar verdik. Bu sırada yanımıza gelen ve proje içinde yer almayan iki Mardinli dostumuz da bize bu havanın sözlerini eğirirken yardımcı oldu ve bu süreçte sözlerin bir kısmı, Arapça ve Kürtçe olarak yeniden yazıldı. Türkü ben yokken de dönüşmeye devam etmiş! Zira ben Mardin'den ayrıldıktan sonra Asi Baba bu türküye Süryanice sözler de eklemiş. Çok istesem de içinde bulunduğum kısıtlı şartlardan dolayı Ermenice bilen birisine rastlayıp, onun da söz yazma sürecine dahil olmasını sağlayamadım. Bu da aslında bambaşka bir yokluğa işaret ediyor."