Maraton (Dance Theater)

Maraton Dans Tiyatrosu (Moda Sahnesi)
Proje Danışmanı: Kemal Aydoğan
Tasarım, Yönetim, Koreografi: Bedirhan Dehmen Sahne Tasarımı: Bengi Günay
Işık Tasarımı: İrfan Varlı
Ses Tasarımı: Mustafa Avcı
Proje Asistanları: Ayça Güngör - Yunus Kaya
YARATAN ve İCRA EDENLER
İlke Kodal
Tolga İskit
Yılmaz Sütçü
Canlı Müzik
Burak Cihangirli / Davul
Ekin Bilgin / Kontrbas
Evren Karakul / Piyano
Volkan Coşar / Trompet
Süre:80 dakika
Maraton?
B.D.: Dans Maratonu! 1930'lar Amerika'sında, "Büyük Buhran" zamanında popülerleşmiş bir yarışma ve eğlence türü. Bir yanıyla Roma gladyatör dövüşleri geleneğiyle süreklilik içinde, diğer yanıyla "survivor" gibi kitle tüketimine dönük günümüz tv programlarının öncüsü sayılıyor. Hepsinde ortak olan, hayatta kalma çabasının sadistik hazza hizmet edecek şekilde paketlenmesi ve eğlence olarak sunulması. Dans maratonlarında yarışmacılar (bir veya iki saatte bir 10 dk. ara vererek) günler, haftalar, çoğu durumda bir aydan daha uzun bir süre boyunca durmadan dans ediyorlar. Düşenler eleniyor, ayakta kalan son çift kazanıyor!
Fikir, başlangıç?
Moda Sahnesi bünyesinde geçen sene yaptığımız (ve bu sene devam eden) dans-tiyatrosu projesi "Balerin"in enerjisi ve heyecanı, bizleri ikinci bir proje için motive etti ve cesaretlendirdi galiba... Kendiliğinden ve hızlı gerçekleşti her şey. Haziran gibi Kemal Aydoğan'la Sydney Pollack'ın "Atları da Vururlar" filmi ve Horace McCoy'un romanı üzerinden konuşmaya başladık. İçinden geçtiğimiz çalkantılı ve tekinsiz döneme sanatın içinden güçlü bir karşılık olabileceğini düşündük. Oyunu 3 kişiye indirgemek fikri baştan beri mevcuttu. Aynı şekilde, romanı yalnızca bir yola çıkış ve ilham kaynağı olarak alıp, bugünün Türkiye'sine dair sözü olan "buralı" bir iş yapma fikri de sabitler arasındaydı. "Balerin"in balerini İlke (Kodal), en son "Joko’nun Doğumgünü”nde Joko'yu oynayan Tolga (İskit) ve "Hedwig ve Angry Inch" müzikalinin Hedwig'i Yılmaz'dan (Sütçü) oluşan bir kast kurduk. Dansçı olup oyunculuk da yapabilen, oyuncu olup dansa açılabilen ve oyuncu- şarkıcı olup gerektiğinde dans da edebilen bir ekip karması oluştu. Temmuz'da provalara başladık. Maraton, yazımızı kurtardı!
Dans, tiyatro, dans tiyatrosu? Canlı müzik de var!
Her proje kendi estetik dilini ve formunu üretiyor. Yeni Türkiye, ekonomik kriz, yerli ve milli popülizm, kitle manipülasyonu, "yırtma" ve "meşhuriyet" arayışı, vb. bizlere dert olan meselelerle yüzleşmek, derdimizi
beyan etmek gibi bir ihtiyaçla başladı “Maraton". Bir şeyleri sakınmadan doğrudan dile dökmek istediğimizde, sözel ifade ve kelimelerin gücünden faydalanıyoruz, belki eskisinden daha cömert bir şekilde... Fiziksel ve görsel bir lisan aracılığıyla yol almak istediğimizde bedensel ifade ve dansın gücüne yaslanıyoruz. Üstüne, şarkı söyleyebilen bir oyuncumuz ve piyano, kontbas, davul ve trompetten oluşan bir canlı orkestramız da var! Dans, tiyatro ve müziğin çapraz etkileşiminde, özgün ama bütünlüklü bir ifade arayışı içindeyiz.


